Skip to content

From Books

1-2  RAB Mısır’da Musa’yla Harun’a, “Bu ay sizin için ilk ay, yılın ilk ayı olacak” dedi, 3“Bütün İsrail topluluğuna bildirin: Bu ayın onunda herkes ailesine göre kendi ev halkına birer kuzu alacak. 4Eğer bir kuzu bir aileye çok geliyorsa, aile bireylerinin sayısı ve herkesin yiyeceği miktar hesaplanacak ve aile kuzuyu en yakın komşusuyla paylaşabilecek. 5Koyun ya da keçilerden seçeceğiniz hayvan kusursuz, erkek ve bir yaşında olmalı. 6Ayın on dördüne kadar ona bakacaksınız. O akşamüstü bütün İsrail topluluğu hayvanları boğazlayacak. 7Hayvanın kanını alıp, etin yeneceği evin yan ve üst kapı sövelerine sürecekler. 😯 gece ateşte kızartılmış et mayasız ekmek ve acı otlarla yenmelidir. 9Eti çiğ veya haşlanmış olarak değil, başı, bacakları, bağırsakları ve işkembesiyle birlikte kızartarak yiyeceksiniz. 10Sabaha kadar bitirmelisiniz. Artakalan olursa, sabah ateşte yakacaksınız. 11Eti şöyle yemelisiniz: Beliniz kuşanmış, çarıklarınız ayağınızda, değneğiniz elinizde olmalı. Eti çabuk yemelisiniz. Bu RAB’bin Fısıh kurbanıdır.12“O gece Mısır’dan geçeceğim. Hem insanların hem de hayvanların bütün ilk doğanlarını öldüreceğim. Mısır’ın bütün ilahlarını yargılayacağım. Ben RAB’bim. 13Bulunduğunuz evlerin üzerindeki kan sizin için belirti olacak. Kanı görünce üzerinizden geçeceğim. Mısır’ı cezalandırırken ölüm saçan size hiçbir zarar vermeyecek. 14Bu gün sizin için anma günü olacak. Bu günü RAB’bin bayramı olarak kutlayacaksınız. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürekli bir kural olarak bu günü kutlayacaksınız.”Mayasız Ekmek Bayramı(Lev.23:4-8Say.28:16-25Yas.16:1-8)15“Yedi gün mayasız ekmek yiyeceksiniz. İlk gün evlerinizden mayayı kaldıracaksınız. Kim bu yedi gün içinde mayalı bir şey yerse, İsrail’den atılacaktır. 16Birinci ve yedinci günler kutsal toplantı yapacaksınız. O günler hiçbir iş yapılmayacak. Herkes yalnız kendi yiyeceğini hazırlayacak. 17Mayasız Ekmek Bayramı’nı kutlayacaksınız, çünkü sizi ordular halinde o gün Mısır’dan çıkardım. Bu günü kalıcı bir kural olarak kuşaklarınız boyunca kutlayacaksınız. 18Birinci ayın on dördüncü gününün akşamından yirmi birinci gününün akşamına kadar mayasız ekmek yiyeceksiniz. 19Evlerinizde yedi gün maya bulunmayacak. Mayalı bir şey yiyen yerli yabancı herkes İsrail topluluğundan atılacaktır. 20Mayalı bir şey yemeyeceksiniz. Yaşadığınız her yerde mayasız ekmek yiyeceksiniz.”İlk Fısıh Bayramı21Musa İsrail’in bütün ileri gelenlerini çağırtarak onlara şöyle dedi: “Hemen gidin, aileleriniz için kendinize davarlar seçip Fısıh kurbanı olarak boğazlayın. 22Bir demet mercanköşkotu alın, leğendeki kana batırıp kanı kapılarınızın yan ve üst sövelerine sürün. Sabaha kadar kimse evinden çıkmasın. 23 RAB Mısırlılar’ı öldürmek için gelecek, kapılarınızın yan ve üst sövelerindeki kanı görünce üzerinden geçecek, ölüm saçanın evlerinize girip sizi öldürmesine izin vermeyecek.24“Sen ve çocukların kalıcı bir kural olarak bu olayı kutlayacaksınız. 25RAB’bin size söz verdiği topraklara girdiğiniz zaman bu töreye uyacaksınız. 26Çocuklarınız size, ‘Bu törenin anlamı nedir?’ diye sorduklarında, 27‘Bu RAB’bin Fısıh kurbanıdır’ diyeceksiniz, ‘Çünkü RAB Mısırlılar’ı öldürürken evlerimizin üzerinden geçerek bizi bağışladı.’ ” İsrailliler eğilip tapındılar. 28Sonra gidip RAB’bin Musa’yla Harun’a verdiği buyruğu eksiksiz uyguladılar.29  Gece yarısı RAB tahtında oturan firavunun ilk çocuğundan zindandaki tutsağın ilk çocuğuna kadar Mısır’daki bütün insanların ve hayvanların ilk doğanlarını öldürdü. 30O gece firavunla görevlileri ve bütün Mısırlılar uyandı. Büyük feryat koptu. Çünkü ölüsü olmayan ev yoktu.Mısır’dan Çıkış31Aynı gece firavun Musa’yla Harun’u çağırttı ve, “Kalkın!” dedi, “Siz ve İsrailliler halkımın arasından çıkıp gidin, istediğiniz gibi RAB’be tapın. 32Dediğiniz gibi davarlarınızı, sığırlarınızı da alın götürün. Beni de kutsayın!”33İsrailliler’in ülkeyi hemen terk etmesi için Mısırlılar diretti. “Yoksa hepimiz öleceğiz!” diyorlardı. 34Böylece halk mayası henüz katılmamış hamurunu aldı, giysilere sarılı hamur teknelerini omuzlarında taşıdı.35  İsrailliler Musa’nın dediğini yapmış, Mısırlılar’dan altın, gümüş eşya ve giysi istemişlerdi. 36RAB İsrailliler’in Mısırlılar’ın gözünde lütuf bulmasını sağladı. Mısırlılar onlara istediklerini verdiler. Böylece İsrailliler onları soydular.37İsrailliler kadın ve çocukların dışında altı yüz bin kadar erkekle yaya olarak Ramses’ten Sukkot’a doğru yola çıktılar. 38Daha pek çok kişi de onlarla birlikte gitti. Yanlarında çok sayıda davar ve sığır vardı. 39Mısır’dan getirdikleri hamurla mayasız pide pişirdiler. Maya yoktu. Çünkü Mısır’dan kovulmuşlar, kendilerine azık hazırlayacak zaman bulamamışlardı.40  İsrailliler Mısır’da dört yüz otuz yıl yaşadı. 41Dört yüz otuz yılın sonuncu günü RAB’bin halkı ordular halinde Mısır’ı terk etti. 42O gece RAB İsrailliler’i Mısır’dan çıkarmak için sürekli bekledi. İsrailliler de kuşaklar boyunca aynı gece RAB’bi yüceltmek için uyanık olmalıdır.

 Yusuf adamlarının önünde kendini tutamayıp, “Herkesi çıkarın buradan!” diye bağırdı. Kendini kardeşlerine tanıttığında yanında kimse olmasın istiyordu. 2O kadar yüksek sesle ağladı ki, Mısırlılar ağlayışını işitti. Bu haber firavunun ev halkına da ulaştı.

3Yusuf kardeşlerine, “Ben Yusuf’um!” dedi, “Babam yaşıyor mu?” Kardeşleri donup kaldı, yanıt veremediler

.4Yusuf, “Lütfen bana yaklaşın” dedi. Onlar yaklaşınca Yusuf şöyle devam etti: “Mısır’a sattığınız kardeşiniz Yusuf benim. 5Beni buraya sattığınız için üzülmeyin. Kendinizi suçlamayın. Tanrı insanlığı korumak için beni önden gönderdi. 6Çünkü iki yıldır ülkede kıtlık var, beş yıl daha sürecek. Kimse çift süremeyecek, ekin biçemeyecek. 7Tanrı yeryüzünde soyunuzu korumak ve harika biçimde canınızı kurtarmak için beni önünüzden gönderdi.

 8Beni buraya gönderen siz değilsiniz, Tanrı’dır. Beni firavunun başdanışmanı, sarayının efendisi, bütün Mısır ülkesinin yöneticisi yaptı. 9 Hemen babamın yanına gidin, ona oğlun Yusuf şöyle diyor deyin: ‘Tanrı beni Mısır ülkesine yönetici yaptı. Durma, yanıma gel. 10Goşen bölgesine yerleşirsin; çocukların, torunların, davarların, sığırların ve sahip olduğun her şeyle birlikte yakınımda olursun. 11Orada sana bakarım, çünkü kıtlık beş yıl daha sürecek. Yoksa sen de ailen ve sana bağlı olan herkes de perişan olursunuz.

’12“Hepiniz gözlerinizle görüyorsunuz, kardeşim Benyamin, sen de görüyorsun konuşanın gerçekten ben olduğumu. 13Mısır’da ne denli güçlü olduğumu ve bütün gördüklerinizi babama anlatın. Babamı hemen buraya getirin.”

14Sonra kardeşi Benyamin’in boynuna sarılıp ağladı. Benyamin de ağlayarak ona sarıldı. 15Yusuf ağlayarak bütün kardeşlerini öptü. Sonra kardeşleri onunla konuşmaya başladı.

16Yusuf’un kardeşlerinin geldiği haberi firavunun sarayına ulaşınca, firavunla görevlileri hoşnut oldu. 17Firavun Yusuf’a şöyle dedi: “Kardeşlerine de ki, ‘Hayvanlarınızı yükleyip Kenan ülkesine gidin. 18Babanızı ve ailelerinizi buraya getirin. Size Mısır’ın en iyi topraklarını vereceğim. Ülkenin kaymağını yiyeceksiniz.’

 19Onlara ayrıca şöyle demeni de buyuruyorum: ‘Çocuklarınızla karılarınız için Mısır’dan arabalar alın, babanızla birlikte buraya gelin. 20Gözünüz arkada kalmasın, çünkü Mısır’da en iyi ne varsa sizin olacak.’ ”

21İsrail’in oğulları söyleneni yaptı. Firavunun buyruğu üzerine Yusuf onlara araba ve yol için azık verdi. 22Hepsine birer kat yedek giysi, Benyamin’e ise üç yüz parça gümüşle beş kat yedek giysi verdi. 23Böylece babasına Mısır’da en iyi ne varsa hepsiyle yüklü on eşek, yolculuk için buğday, ekmek ve azık yüklü on dişi eşek gönderdi. 24Kardeşlerini yolcu ederken onlara, “Yolda kavga etmeyin” dedi.

25Yusuf’un kardeşleri Mısır’dan ayrılıp Kenan ülkesine, babaları Yakup’un yanına döndüler. 26Ona, “Yusuf yaşıyor!” dediler, “Üstelik Mısır’ın yöneticisi olmuş.” Babaları donup kaldı, onlara inanmadı. 27Yusuf’un kendilerine bütün söylediklerini anlattılar. Kendisini Mısır’a götürmek için Yusuf’un gönderdiği arabaları görünce, Yakup’un keyfi yerine geldi. 28“Tamam!” dedi, “Oğlum Yusuf yaşıyor. Ölmeden önce gidip onu göreceğim.”

Yakup Mısır’a Gidiyor

46 Böylece İsrail bütün bunlarla yola çıktı ve Beerşeba’ya ulaştığında, babası İshak’ın Tanrısına fedakarlıklarda bulundu.

2 Tanrı gece İsrail’de bir vizyonla konuştu ve “Yakup! Jacob!”

“İşte buradayım” diye yanıtladı.

3 “Ben Tanrım, babanızın Tanrısı” dedi. “Mısır’a gitmekten korkmayın, çünkü sizi orada büyük bir ulus haline getireceğim. 4 Sizinle Mısır’a gideceğim ve kesinlikle sizi tekrar geri getireceğim. Joseph’in kendi eli gözlerini kapatacak. ”

5 Sonra Yakup Beerşeba’yı terk etti ve İsrail’in oğulları, babaları Yakup’u, çocuklarını ve eşlerini Firavun’un onu taşımak için gönderdikleri arabalara götürdüler. 6 Böylece Yakup ve tüm yavruları Mısır’a gitti; onlarla birlikte hayvanlarını ve Canaan’da sahip oldukları malları aldı. 7 Yakup onunla Mısır’a oğullarını, torunlarını, kızlarını ve torunlarını, bütün yavrularını getirdi.

8 Bunlar Mısır’a giden İsrail oğullarının (Yakup ve torunları) isimleridir:

Yakup’un ilk doğanı Reuben.

9 Reuben’in oğulları:

Hanok, Pallu, Hezron ve Karmi.

10 Simeon’un oğulları:

Jemuel, Jamin, Ohad, Jakin, Zohar ve Canaan bir kadının oğlu Shaul.

11 Levi’nin oğulları:

Gershon, Kohath ve Merari.

12 Yahuda’nın oğulları:

Er, Onan, Shelah, Perez ve Zerah (ancak Er ve Onan, Kanada topraklarında ölmüştü).

Perez’in oğulları:

Hezron ve Hamul.

13 Issachar’ın oğulları:

Tola, Puah, [c] Jashub [d] ve Shimron.

14 Zebulun’un oğulları:

Sered, Elon ve Jahleel.

15 Bunlar, Leah’nın Paddan Aram’daki Yakup’a, oğulları Dinah’ın yanı sıra getirdiği oğullardır. Bu oğulları ve kızları toplamda otuz üç yaşındaydı.

16 Gad’ın oğulları:

Zephon, [f] Haggi, Shuni, Ezbon, Eri, Arodi ve Areli.

17 Asher’in oğulları:

Imnah, Ishvah, Ishvi ve Beriah.

Kız kardeşleri Serah idi.

Beriah’ın oğulları:

Heber ve Malkiel.

18 Bunlar, Laban’ın kızı Leah’a vermiş olduğu Zilpah’ın Yakup’a doğduğu çocuklardı.

19 Yakup’un karısı Rachel’in oğulları:

Joseph ve Benjamin. 20 Mısır’da Manasseh ve Ephraim, On’un rahibi Potiphera’nın Asenath kızı tarafından Yusuf’ta doğdu. [G]

21 Benjamin’in oğulları:

Bela, Beker, Aşbel, Gera, Naaman, Ehi, Roş, Muppim, Huppim ve Ard.

22 Bunlar Yakup’a doğmuş olan Rachel’ın oğullarıydı.

23 Dan’in oğlu:

Hushim.

24 Naftalinin oğulları:

Jahziel, Guni, Jezer ve Shillem.

25 Bunlar, Laban’ın kızına Rachel’a vermiş olduğu Bilhah tarafından Yakup’ta doğan oğullarıydı.

26 Yakup ile Mısır’a gidenler – doğrudan soyundan gelenler, oğullarının karılarını saymayanlar – altmış altı kişi saydılar. 27 Mısır’da Yusuf’ta doğan iki oğluyla birlikte Yakup’un Mısır’a giden ailesinin üyeleri yetmiş kişiydiler.

28 Şimdi Yakup Yahuda’yı Goshen’e yol almak için önündeki Yusuf’a gönderdi. Goshen bölgesine vardıklarında, 29 Yusuf savaş arabasını hazırlattı ve babası İsrail ile tanışmak için Goshen’e gitti. Joseph önünde göründüğü anda, kollarını babası [j] etrafına attı ve uzun bir süre ağladı.

Dipnotlar:


30 İsrail, Joseph’e “Şimdi ölmeye hazırım çünkü kendim için hala hayatta olduğunu gördüm” dedi.31 Sonra Yusuf kardeşlerine ve babasının evine, “Ben gidip Firavun ile konuşacağım ve ona söyleyeceğim” dedi. 32 Adamlar çoban; hayvancılık eğilimindedirler ve sürülerini ve sürülerini ve sahip oldukları her şeyi bir araya getirdiler. ’33 Firavun sizi aradığında,’ Mesleğiniz nedir? ‘ Tıpkı babalarımızın yaptığı gibi. O zaman tüm çobanlar Mısırlılar için tespit edilebildiği için Goshen bölgesinde yerleşmenize izin verilecek. ”34 should Cevap vermelisin, “Hizmetçileriniz tıpkı babalarımızın yaptığı gibi çocukluğumuzdan itibaren hayvancılık eğilimindeydi.” O zaman tüm çobanlar Mısırlılar için tespit edilebildiğinden, Goshen bölgesinde yerleşme izniniz olacak. ”

Kuran-ı Kerim

Tevrat – YARATILIŞ 19

Surat 7:80-84 (al-A’raf)

Ve Lut’u da gönderdik. Halkına dedi ki: “Sizden önce hiç kimsenin kıramadığı bir günahın rekorunu mu kırıyorsunuz?” “Siz kadınları bırakıp erkeklere cinsel duygularla yöneliyorsunuz. Siz sınırı aşan bir topluluksunuz!” Halkının cevabı, ancak şunları söylemek oldu: “Onları kentinizden çıkarın. Bunlar çok temiz insanlarmış!” Onu ve ailesini kurtardık. Karısı hariç. O geride kalanlardan oldu. Üstlerine bir yağmur yağdırdık. Suçluların sonuna bak!

Surat 11:77-83 (Hud)

Elçilerimiz Lut’a gelince, onlara kötü davranıldı. Bu durum (Lut’un) canını sıktı ve (kendi kendine), “Bu, zor bir gün olacak,” dedi. Halkı koşarak oraya geldiler; günah işlemeyi adet haline getirmişlerdi. “Ey halkım, işte kızlarım, onlar sizin için daha temizdir. ALLAH’ı sayın, konuklarım önünde beni rezil etmeyin. İçinizde aklı başında bir adam yok mu,” dedi. “Bilirsin ki senin kızlarına bizim bir ihtiyacımız yok. Sen bizim ne istediğimizi iyi bilirsin,” dediler. (Lut:) “Keşke size gücüm yetseydi veya güçlü dostlara sahip olsaydım,” dedi. (Melekler) “Ey Lut,” dediler, “Biz, Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana dokunamazlar.

Aileni gecenin bir anında yürüyüşe çıkart, sizden hiç kimse geriye bakmasın; fakat senin karın istisna. Ötekilerin başına gelecek olanlar onun da başına gelecektir. Onların belirlenmiş zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?” Emrimiz gelince onun üstünü altına getirdik, üzerlerine sertleşmiş kat kat taş yağdırdık. Zalimleri bulsun diye Rabbin tarafından belirlenmiş (taşlar)..

 

Sodom ve Gomora’nın Yıkılışı

1İki melek akşamleyin Sodom’a vardılar. Lut kentin kapısında oturuyordu. Onları görür görmez karşılamak için ayağa kalktı. Yere kapanarak, 2“Efendilerim” dedi, “Kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın, geceyi bizde geçirin. Sonra erkenden kalkıp yolunuza devam edersiniz.”Melekler, “Olmaz” dediler, “Geceyi kent meydanında geçireceğiz.”3Ama Lut çok diretti. Sonunda onunla birlikte evine gittiler. Lut onlara yemek hazırladı, mayasız ekmek pişirdi. Yediler.4Onlar yatmadan, kentin erkekleri –Sodom’un her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler– evi sardı. 

5Lut’a seslenerek, “Bu gece sana gelen adamlar nerede?” diye sordular, “Getir onları da yatalım.”6Lut dışarı çıktı, arkasından kapıyı kapadı. 7“Kardeşler, lütfen bu kötülüğü yapmayın” dedi, 8“Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın. Yeter ki, bu adamlara dokunmayın. Çünkü onlar konuğumdur, çatımın altına geldiler.”9Adamlar, “Çekil önümüzden!” diye karşılık verdiler, “Adam buraya dışardan geldi, şimdi yargıçlık taslıyor! Sana daha beterini yaparız.” Lut’u ite kaka kapıyı kırmaya davrandılar. 

10Ama içerdeki adamlar uzanıp Lut’u evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar. 11Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.12İçerdeki iki adam Lut’a, “Senin burada başka kimin var?” diye sordular, “Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar. 13Çünkü burayı yok edeceğiz. RAB bu halk hakkında birçok kötü suçlama duydu, kenti yok etmek için bizi gönderdi.”14Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, “Hemen buradan uzaklaşın!” dedi, “Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere.” Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.

15Tan ağarırken melekler Lut’a, “Karınla iki kızını al, hemen buradan uzaklaş” diye üstelediler, “Yoksa kent cezasını bulurken sen de canından olursun.” 16Lut ağır davrandı, ama RAB ona acıdı. Adamlar Lut’la karısının ve iki kızının elinden tutup onları kentin dışına çıkardılar. 17Kent dışına çıkınca, adamlardan biri Lut’a, “Kaç, canını kurtar, arkana bakma” dedi, “Bu ovanın hiçbir yerinde durma. Dağa kaç, yoksa ölür gidersin.”18Lut, “Aman, efendim!” diye karşılık verdi, 19“Ben kulunuzdan hoşnut kaldınız, canımı kurtarmakla bana büyük iyilik yaptınız. Ama dağa kaçamam. Çünkü felaket bana yetişir, ölürüm. 

20İşte, şurada kaçabileceğim yakın bir kent var, küçücük bir kent. İzin verin, oraya kaçıp canımı kurtarayım. Zaten küçücük bir kent.”21Adamlardan biri, “Peki, dileğini kabul ediyorum” dedi, “O kenti yıkmayacağım. 22Çabuk ol, hemen kaç! Çünkü sen oraya varmadan bir şey yapamam.” Bu yüzden o kente Soar  adı verildi.23Lut Soar’a vardığında güneş doğmuştu. 24 RAB Sodom ve Gomora’nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı. 25Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti. 26Ancak Lut’un peşisıra gelen karısı dönüp geriye bakınca tuz kesildi.

 

Kuran-ı KerimTevrat
(The Hud) Surat 11:25-48

And olsun ki biz Nuh’u kendi milletine gönderdik; “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım; Allah’tan başkasına kulluk etmeyin; doğrusu ben hakkınızda can yakıcı bir günün azabından korkuyorum” dedi.

Milletinin inkarcı ileri gelenleri: “Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Daha başlangıçta, sana bizim ayak takımı dışında kimsenin uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur; biz sizi yalancı sanıyoruz” dediler.

Nuh: “Ey milletim! Rabbimin katından bir delilim bulunsa ve bana yine katından bir rahmet vermiş de bunlar sizden gizlenmiş olsa, söyleyin bana, hoşlanmadığınız halde zorla sizi bunlara mecbur mu ederiz?” dedi.

“Ey milletim! Buna karşılık ben sizden bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah’a aittir; inananları da kovacak değilim; çünkü onlar Rableriyle karşılaşacaklar; fakat ben sizi cahil bir millet olarak görüyorum.”

Nuh’a, “Senin milletinden, inanmış olanlardan başkası inanmayacaktır; onların yapageldiklerine üzülme; nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır” diye Allah tarafından vahyolundu.

Nuh’a, “Senin milletinden, inanmış olanlardan başkası inanmayacaktır; onların yapageldiklerine üzülme; nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır” diye Allah tarafından vahyolundu.

Gemiyi yaparken, milletinin inkarcı ileri gelenleri yanına uğradıkça onunla alay ederlerdi. O da: “Bizimle alay ediyorsunuz ama, alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz; rezil edecek olan azabın kime geleceğini ve kime sürekli azabın ineceğini göreceksiniz” dedi.

Buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynamağa başlayınca, “Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye bindir” dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmıştı.

Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken, Nuh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna “Ey oğulcuğum! Bizimle beraber gel, kafirlerle birlik olma” diye seslendi. Oğlu: “Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır” deyince, Nuh: “Bugün Allah’ın buyruğundan O’nun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur” dedi. Aralarına dalga girdi, oğlu da boğulanlara karıştı.

Yere, “Suyunu çek!”, göğe, “Ey gök sen de tut!” denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi’ye oturdu. “Haksızlık yapan millet Allah’ın rahmetinden uzak olsun” denildi.

“Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum” dedi. “Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama birçok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz” denildi.

(The Heights) 7:59-64

And olsun ki Nuh’u milletine gönderdik. “Ey milletim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur; doğrusu sizin için büyük günün azabından korkuyorum” dedi. Milletinin ileri gelenleri: “Biz senin apaçık sapıklıkta olduğunu görüyoruz” dediler.

“Ey milletim! Bende bir sapıklık yoktur, ancak ben Alemlerin Rabbinin peygamberiyim, Rabbimin sözlerini size bildiriyor, öğüt veriyorum. Sizin bilmediğinizi Allah katından ben biliyorum. Sakınmanızı ve böylece merhamete uğramanızı sağlamak üzere sizi uyarmak için aranızdan biri vasıtasıyla Rabbinizden size haber gelmesine mi şaşıyorsunuz?” dedi.

“Ey milletim! Bende bir sapıklık yoktur, ancak ben Alemlerin Rabbinin peygamberiyim, Rabbimin sözlerini size bildiriyor, öğüt veriyorum. Sizin bilmediğinizi Allah katından ben biliyorum. Sakınmanızı ve böylece merhamete uğramanızı sağlamak üzere sizi uyarmak için aranızdan biri vasıtasıyla Rabbinizden size haber gelmesine mi şaşıyorsunuz?” dedi.

“Ey milletim! Bende bir sapıklık yoktur, ancak ben Alemlerin Rabbinin peygamberiyim, Rabbimin sözlerini size bildiriyor, öğüt veriyorum. Sizin bilmediğinizi Allah katından ben biliyorum. Sakınmanızı ve böylece merhamete uğramanızı sağlamak üzere sizi uyarmak için aranızdan biri vasıtasıyla Rabbinizden size haber gelmesine mi şaşıyorsunuz?” dedi.

Onu yalanladılar; biz de onu ve gemide beraberinde olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda boğduk, çünkü onlar kör bir milletti.

Yaratılış 6:11-22

11Tanrı’nın gözünde yeryüzü bozulmuş, zorbalıkla dolmuştu. 12Tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü. Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.13Tanrı Nuh’a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim. 14Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap.15Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak. 16Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. 17Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. 18Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. 19Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. 20Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. 21Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere depola.”22Nuh Tanrı’nın bütün buyruklarını yerine getirdi.

Yaratılış 7:1-24

1RAB Nuh’a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, “Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum. 2-3Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al. 4Çünkü yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım.” 5Nuh RAB’bin bütün buyruklarını yerine getirdi.6Yeryüzünde tufan koptuğunda Nuh altı yüz yaşındaydı. 7Nuh, oğulları, karısı, gelinleri tufandan kurtulmak için hep birlikte gemiye bindiler. 8-9Tanrı’nın Nuh’a buyurduğu gibi temiz ve kirli sayılan her tür hayvan, kuş vesürüngendenerkek ve dişi olmak üzere birer çift Nuh’a gelip gemiye bindil erkek ve dişi olmak üzere birer çift Nuh’a gelip gemiye bindiler. 10Yedi gün sonra tufan koptu.11 Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinciayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıld on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. 12Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı.13Nuh, oğulları Sam, Ham, Yafet, Nuh’un karısıyla üç gelini tam o gün gemiye bindiler. 14Onlarla birlikte her tür hayvan –evcil hayvanların, sürüngenlerin, kuşların, uçan yaratıkların her türü– gemiye bindi. 15Soluk alan her tür canlı çifter çifter Nuh’un yanına gelip gemiye bindi. 16Gemiye giren hayvanlar Tanrı’nın Nuh’a buyurduğu gibi erkek ve dişiydi. RAB Nuh’un ardından kapıyı kapadı.17Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı. 18Sular yükseldi, çoğaldıkça çoğaldı; gemi suyun üzerinde yüzmeye başladı. 19Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı. 20Yükselen sular dağları on beş arşın aştı. 21-22Yeryüzünde yaşayan bütün canlılar yok oldu; kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler, insanlar, soluk alan bütün canlılar öldü. 23RAB insanlardan evcil hayvanlara, sürüngenlerden kuşlara dek bütün canlıları yok etti, yeryüzündeki her şey silinip gitti. Yalnız Nuh’la gemidekiler kaldı. 24Sular yüz elli gün boyunca yeryüzünü kapladı.

Yaratılış 8:3-4, 18-21

3Sular yeryüzünden çekilmeye başladı. Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı. 4Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına oturdu. 

Nuh karısı, oğulları ve gelinleriyle birlikte gemiden çıktı. 19Bütün hayvanlar, sürüngenler, kuşlar, yeryüzünde yaşayan her tür canlı da gemiyi terk etti.20Nuh RAB’be bir sunak yaptı. Orada bütün temiz sayılan hayvanlarla kuşlardan yakmalıksunular sun sundu. 21Güzel kokudan hoşnut olan RAB içinden şöyle dedi: “İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim. Çünkü insan yüreğindeki eğilimler çocukluğundan beri kötüdür. Şimdi yaptığım gibi bütün canlıları bir daha yok etmeyeceğim.

 

Kuran-ı Kerim

Tevrat

Surat 5:28-31 (al-Ma’idah)

“Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, seni öldürmek için ben elimi sana uzatmayacağım. Ben, tüm yaratıkların sahibi ALLAH’tan korkarım.” “Günahımı günahınla birlikte yüklenerek cehenneme girmeni isterim. Zalimler böyle cezalandırılır.” Egosu onu, kardeşini öldürmeye kışkırttı. Onu öldürdü ve böylece kaybetti. ALLAH kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazık bana; kardeşimin cesedini gömme konusunda bu karga kadar bile olamadım,” diyerek pişman oldu.

 

 

 

Yaratılış 4:1-12

 1Adem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayin’i doğurdu. “RAB’bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim” dedi. 2Daha sonra Kayin’in kardeşi Habil’i doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi. 3Günler geçti. Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RAB’be sunu getirdi.

4Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB Habil’i ve sunusunu kabul etti. 5Kayin’le sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı.

6RAB Kayin’e, “Niçin öfkelendin?” diye sordu, “Niçin surat astın? 7Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın.”

8Kayin kardeşi Habil’e, “Haydi, tarlaya gidelim” dedi. Tarlada birlikteyken kardeşine saldırıp onu öldürdü. 9RAB Kayin’e, “Kardeşin Habil nerede?” diye sordu. Kayin, “Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?” diye karşılık verdi.

10RAB, “Ne yaptın?” dedi, “Kardeşinin kanı topraktan bana sesleniyor. 11Artık döktüğün kardeş kanını içmek için ağzını açan toprağın laneti altındasın. 12İşlediğin toprak bundan böyle sana ürün vermeyecek. Yeryüzünde aylak aylak dolaşacaksın.”

 

Kuran-ı Kerim

Tevrat

 (The Heights) Surat 7:19-26

“Ey Adem! Sen ve eşin cennette kalın ve istediğiniz yerden yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.”

Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: “Rabbinizin sizi bu ağaçtan menetmesi melek olmanız veya burada temelli kalmanızı önlemek içindir.”

“Doğrusu ben size öğüt verenlerdenim” diye ikisine yemin etti.

Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü, cennet yapraklarından oralarına örtmeğe koyuldular. Rableri onlara, “Ben sizi o ağaçtan menetmemiş miydim? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?” diye seslendi.

Her ikisi, “Rabbimiz! Kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz” dediler.

“Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz.”

“Orada yaşar, orada ölür ve oradan dirilip çıkarılırsınız” dedi.

Ey İnsanoğulları! Ayıp yerlerinizi örtecek giyimlikle sizi süsleyecek elbiseler gönderdik. Takva örtüsü ise bunlardan daha hayırlıdır. Allah’ın bu ayetleri öğüt almanız içindir.

(Ta Ha) Surat 20: 121-123

Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem, Rabbine baş kaldırdı ve yolunu şaşırdı.

Rabbi yine de onu seçip tevbesini kabul etti, ona doğru yolu gösterdi.

Onlara şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Elbet size Benden bir yol gösteren gelir; Benim yoluma uyan ne sapar ve ne de bedbaht olur.”

Yaratılış 2:15-17

RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu.
Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu,
“Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”

Yaratılış 3:1-23

1RAB Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.
2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı,
3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”
4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi,
5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.”
6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.
7 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı’nın sesini duydular. O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.
9 RAB Tanrı Adem’e, “Neredesin?” diye seslendi.
10 Adem, “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi.
11 RAB Tanrı, “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?” diye sordu, “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?”
12 Adem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.
13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu. Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi.
14 Bunun üzerine RAB Tanrı yılana, “Bu yaptığından ötürü Bütün evcil ve yabanıl hayvanların En lanetlisi sen olacaksın” dedi, “Karnının üzerinde sürünecek, Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu Birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, Sen onun topuğuna saldıracaksın.”
16 RAB Tanrı kadına, “Çocuk doğururken sana Çok acı çektireceğim” dedi, “Ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın, Seni o yönetecek.”
17 RAB Tanrı Adem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecekbulamayacaksın.
18 Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin.
19 Toprağa dönünceye dek Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın Ve yine toprağa döneceksin.”
20 Adem karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların annesiydi.
21 RAB Tanrı Adem’le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.
22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.”
23 Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı.