Bazen bana neden tek bir İncil varsa o halde neden İncil’de her biri farklı bir yazar tarafından yazılmış dört İncil kitabı var diye soruluyor? Bu… Read More »Neden İncil’de dört Müjde vardır?
Belki de İncil’in hiçbir parçası, İncil’de defalarca Hz. İsa Mesih (A.S.) için kullanılan ‘Tanrı’nın Oğlu’ unvanı kadar tartışma yaratmamaktadır. Bu terim, birçoklarının İncil’in yozlaştığından şüphelenmesinin… Read More »‘Tanrı’nın Oğlu’ Unvanı Nasıl Anlaşılır?
Kur’an İsa’dan (A.S.) ‘Mesih’ diye bahseder. Bu ne anlama gelir? Nereden gelir? Neden Hristiyanlar ondan “Mesih” diye bahsederler? Mesih kelimesi iki taraftan da aynı anlama… Read More »İsa’nın “Mesih” Ünvanı Nereden Gelir?
İsraillilerin
tarihini takip etmeyi kolaylaştırmak için onların tarihini açıklayan bir zaman
çizelgesi serisi oluşturacağım. İsraillilerin tarihine, çizelgede, Kutsal
Kitap’taki en bilinen peygamberleri İsa Mesih’in (A.S.) zamanına yerleştirerek
başlıyoruz
Bu zaman çizelgesi Batı takvimini kullanır (bu zamanın M.Ö. veya İ.Ö. olduğunu
unutmayın). Zaman çizelgesindeki sütunların genişliği o kişinin ne kadar zaman
yaşadığını gösterir. Daha önce de İşaretlerine bakmış olduğumuz İbrahim ve Musa
(A.S.) çok önemlidir. Davut (A.S.) Zebur’u başlattığı ve Yeruşalim’i yönetmiş
olan soyun ilk Kral’ı olduğu için tanınır. İsa Mesih (A.S.) ise İncil’in
merkezinde olduğu için önemlidir.
Yeşil ile belirtmiş dönemde İsraillilerin Mısır’da köle olarak yaşadıklarını görüyoruz.
Bu zaman dilimi, İbrahim’in (A.S.) büyük torunu olan Yusuf, köle olan halkını Mısır’dan çıkardığı dönemde başlar. Musa (A.S.) İsrailliler’i Mısır’dan Fısıh İşareti ile çıkardı.
Yani Musa
(A.S.) ile İsraillilerin tarihi değişir ve bu değişiklik sarı ile belirtilir.
İsrail (veya Filistin) topraklarında yaşarlar. Musa (A.S.) hayatının sonlarına yakın onlara Bereketler ve Lanetler’i açıklar – zaman çizgisi yeşilden sarıya döner. Yani birkaç yüzyıl boyunca İsrailliler İbrahim’in 1. İşaretinde vaadedilmiş topraklarda yaşarlar. Fakat başlarında bir Kral veya Yeruşalim’in bir başkenti yoktur – bu dönemde başka kişilere aitti.
Bununla
birlikte, Davut’un İsraillilere M.Ö. 1000 yıllarında gönderilmesiyle bu değişir.
Davut (A.S.) Yeruşalim’i fetheder ve Kral’ın sarayının bulunduğu başkenti yapar. Samuel Peygamber (A.S.) tarafından Kral olarak kutsanır. Bilgeliği ile ünlü olan oğlu Süleyman da ondan sonraki kral olarak atanır. Süleyman TANRI için harika bir tapınak yaptı. Kral Davut’un soyu yaklaşık 400 yıl boyunca hükmetmeye devam eder ve bu zaman açık mavi ile belirtilir (M.Ö. 1000 – 600). Bu dönem İsrailliler için yücelik dönemiydi – vaadedilmiş Bereketleri görmeye başladılar. Dünya gücüydüler, gelişmiş toplumları, kültürleri ve Tapınakları vardı ve bu dönem birçok peygamberin Allah’tan mesaj aldığı ve bu mesajların (Davut’ın başlattığı Zebur’da) toplanmaya başladığı bir dönemdi. Fakat bu kadar çok peygamberin gönderilmiş olmasının nedeni İsraillilerin her geçen gün daha da bozulmuş olmaları, putlara tapmaları ve On Emre itaatsizlik etmeye başladıklarındandı. Bu nedenle Allah onları uyarmak ve Musa’nın Lanetlerinin geleceğini hatırlatmak için peygamberler gönderdi. Fakat İsrailliler dinlemedi.
Bu nedenle M.Ö.
yaklaşık 600 yılında Lanetler gerçekleşti. Babil’de güçlü bir Kral olan
Nebukadnezar geldi – ve tıpkı Musa’nın da Laneti için peygamberlikte bulunduğu
gibi şöyle yazdı;
Rab uzaktan, dünyanın öbür ucundan bir ulusu – yaşlılara saygı, küçüklere sevgi beslemeyen bir ulusu – birden çullanan bir kartal gibi başınıza getirecek … ülkedeki bütün kentleri kuşatacaklar.
Yasa’nın Tekrarı 28:49-52
Nebukadnezar
Yeruşalim’i fethetti, yaktı ve Süleyman’ın inşa ettirdiği Tapınağı yıktı. Daha
sonra İsraillileri ele geçirerek çoğunluğunu büyük Babil İmparatorluğu’nun her
bir köşesine yaydı. Sadece fakir İsrailliler geride kaldı. Bu şekilde Musa’nın
şu peygamberliği gerçekleşmiş oldu;
Mülk edinmek için gideceğiniz ülkeden sökülüp atılacaksınız. Rab sizi dünyanın bir ucundan öbür ucuna, bütün halklar arasına dağıtacak.”
Yasa’nın Tekrarı 28:63-64
Yaklaşık 70 yıl
boyunca – kırmızı ile belirtilen zaman dilimi – İsrailliler Vaadedilmiş
Toprakların dışında sürgün hayatı yaşadılar.
Bundan sonra
Pers İmparatoru Kiros, Babil’i ele geçirdi ve dünyadaki en güçlü insan Kiros
oldu. Ve İsraillilerin topraklara gitmesine izin veren bir yasa çıkardı.
Fakat artık
özgür bir ülke değildiler, artık büyük Pers İmparatorluğunda bir şehirlerdi. Bu
200 yıl boyunca devam etti – zaman çizelgesinde pembe renk ile belirtilir. Bu
zaman boyunca Tapınak yeniden yapıldı (2. Tapınak olarak bilinir) ve Eski
Antlaşma’nın son peygamberleri mesajlarını aldılar.
Daha sonra
Büyük İskender Pers İmparatorluğunu fethetti ve İsrailleri kendi krallığında
bir şehir yaptı, bu da 200 yıl devam etti. Bu koyu mavi ile belirtilir.
Daha sonra
Romalılar Grek İmparatorluklarını fethettiler ve büyük Roma İmparatorluğunu
kurdular. İsrailliler yine bu İmparatorlukta bir şehir oldular ve bu açık sarı
ile belirtilir. Peygamber İsa Mesih bu dönemde İsrail’de yaşadı. Bu, neden
İncil döneminde Romalı bir vali ve Romalı askerler olduğunu açıklar – çünkü İsa
Mesih’in hayatı boyunca Topraklarda yaşayan Yahudileri Romalılar yönetiyordu.
Ardından Romalılar Yunan İmparatorluklarını yendi ve güçlü Roma İmparatorluğu oldular. İsrailliler yine bu imparatorlukta bir il oldu ve açık sarı renkte gösterildi. Hz. İsa el Masih bu dönemde İsrail’de yaşadı. Bu, Niçin Öykü hesabında Romalı Vali ve Romalı askerlerin olduğunu açıklar; çünkü Romalılar, İsa’nın El Masih’in yaşamı boyunca Topraklardaki Yahudileri yönetti.
Fakat Babillilerin zamanından beri (M.Ö. 600) İsrailliler (veya şimdiki isimleriyle Yahudiler) hiçbir zaman Davut’un Krallarındaki kadar özgür olmadılar. Diğer insanların diğer hükümetleri tarafından yönetildiler. Bundan nefret ettiler ve İsa Mesih öldükten sonra Roma hükümetine başkaldırdılar. Bir özgürlük savaşı başlattılar. Fakat Yahudiler bu savaşı kaybettiler. Hatta Romalılar gelip Yeruşalim’i yıktılar, 2. Tapınağı yaktılar ve Yahudileri Roma İmparatorluğuna köle olarak sürgün ettiler. Bu İmparatorluk çok geniş olduğundan, Yahudiler tüm dünyaya etkili bir şekilde dağıldı.
Yaklaşık 2000 yıl boyunca: dağınık, bölük, yabancı topraklarda yaşayan ve bu topraklarda asla
kabul edilmeyenler olarak yaşadılar. Musa’nın Lanet için olan sözleri yazılmış
olduğu gibi yerine geldi;
… Bu uluslar arasında ne esenliğiniz ne de dinlenecek bir yeriniz olacak. Orada RAB size titreyen yürekler, umutsuzluk ve bakmaktan yorulmuş gözler verecek.
Yasa’nın Tekrarı 28:65
O halde, Musa’nın Lanetleri gerçekleşti mi? Evet hem de en ufak detayına kadar. İsraillilere karşı olan Lanetler, Yahudi olmayanlara şunu sormamıza neden oldu:
Bütün uluslar, ‘RAB bu ülkeye neden bunu yaptı?’ diye soracaklar, ‘Bu büyük öfke neden alevlendi?’
“Yanıt şöyle olacak: ‘Atalarının Tanrısı RAB kendilerini Mısır’dan çıkardığında onlarla yaptığı antlaşmayı bıraktılar.
Yasa’nın Tekrarı 29:24-25
Bu,
Peygamberlerin Uyarılarını çok ciddiye almamız için bizim için önemli bir İşarettir
– çünkü bizim için de uyarılar olacaktır.
Elbette bu tarihi anket sadece 2000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Peygamber Musa’nın (A.S.) bereket ve lanetlerinin modern zamanımızla nasıl birleştiklerini görmek için buraya tıklayın.
İsraillilerin tarihinden, M.S. 70 yılında dünyanın tüm uluslarında yabancı olarak ve sürgün hayatı yaşamak üzere Vaadedilen Topraklardan kovulduklarını görmüştük. Yaklaşık 2000 yıl için İsrailliler burada, bu şekilde yaşadılar. Bu farklı ülkelerde yaşadıkları için periyodik olarak büyük zulümler yaşadılar. Bu özellikle Hristiyan Avrupa’sında geçerliydi. İspanya’dan Batı Avrupa’ya, Rusya’daki soykırımlara kadar İsrailliler sık sık tehlike içinde yaşadılar. Musa’nın Lanetle ilgili sözleri yazılmış olduğu gibi yerini buldu;
Bu uluslar arasında ne esenliğiniz ne de dinlenecek bir yeriniz olacak. Orada RAB size titreyen yürekler, umutsuzluk ve bakmaktan yorulmuş gözler verecek.
Yasa’nın Tekrarı 28:65
Aşağıdaki zaman çizelgesi,
İncil zamanından itibaren İsrailoğulları’nın tarihini takip eden bu 2000 yıllık
dönemi göstermektedir. Bu dönem kırmızı ile gösterilir.
İsraillilerin tarihi boyunca iki sürgün döneminden geçtiklerini ancak ikinci sürgün döneminin ilk sürgün döneminden çok daha uzun olduğunu görebilirsiniz( sadece M.Ö. 600-530 arasındaydı )
Yahudiler kültürel kimliklerini korudular
Benim için büyüleyici olan şey, İsraillilerin kültürel kökleri ortaya koymak için merkezi bir yere sahip olmamalarına rağmen ve çok fazla büyümemelerine rağmen (genellikle zulümdeki ölümler nedeniyle) bu 2000 yıllık dönemde kültürel kimliklerini hiç kaybetmemiş olmalarıdır. Bu oldukça dikkat çekicidir. Tevrat’ta Musa’nın (A.S.) 1. İşaretindeki zamanda Vaat Edilmiş Topraklarda yaşayan ulusların listesi vardır.
Bu yüzden onları Mısırlılar’ın elinden kurtarmak için geldim. O ülkeden çıkarıp geniş ve verimli topraklara, süt ve bal akan ülkeye, Kenan, Hitit, Amor, Periz, Hiv ve Yevus topraklarına götüreceğim.
Tanrınız RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu –Hititler’i, Girgaşlılar’ı, Amorlular’ı, Kenanlılar’ı, Perizliler’i, Hivliler’i, Yevuslular’ı, sizden daha büyük ve daha güçlü yedi ulusu– kovacak
Yasa’nın Tekrarı 7:1
Bu insanlardan, hala kültürel ve dilsel
kimliklerini koruyan herhangi birileri var mı? Hayır, hepsi çoktan gitti. Bu
kadim tarihten sadece ‘Girgaşlılar’ı” biliriz. Kudretli Babil, Pers, Yunan
ve daha
sonra Roma
imparatorlukları bu ulusları
fethettiklerinde ve bu büyük
imparatorluklara kabul edildiklerinde
dillerini ve kimliklerini
çabucak kaybettiler. Kanada’da yaşadığım için buraya
dünyanın her bir yerinden gelen mültecileri görüyorum. 3. kuşaktan sonra, göç
ülkesinin kültürü ve dili çoktan kaybolur. Ben çok genç yaşta İsveç’ten
Kanada’ya göç ettim. Oğlum İsveççe bilmiyor. Kız kardeşimin ve erkek kardeşimin
çocukları da bilmiyorlar. Atalarımın İsveç kimlikleri, Kanada’nın kültür kazanında
kayboluyor. Ve bu, ister Çin’den, ister Japonya’dan, ister Kore’den, ister
Güney Amerika’dan, ister Afrika’dan veya Avrupa ülkelerinden olsun, hemen hemen
tüm göçmenler için geçerlidir – üç kuşak sonra kaybolur.
Bu yüzden, bu
kadar düşmanlık
içinde yaşayan İsraillilerin,
yüzyıllar boyunca buradan
oraya kaçmaya zorlanmış olmaları
(2000 yıl boyunca), küresel nüfuslarının 15 milyonu
geçmemiş olmaları, (dini, kültürel ve dilsel) kimliklerini hiç kaybetmemiş olmaları dikkat çekicidir.
Yahudilerin Modern Soykırımı– Holokost
Sonra Yahudilere yapılan
zulümler ve pogromlar
zirveye ulaştı. II.
Dünya Savaşı’nda
Hitler, Nazi Almanyası
aracılığıyla Avrupa’da yaşayan
tüm Yahudileri
yok etmeye
çalıştı. Onları gazlı
fırınlarda yok eden
mekanize bir sistem
yaratarak bunu neredeyse başardı. Ancak yenildi ve Yahudilerin küçük bir
kısmı kurtulabildi.
İsrail’in Modern Yeniden Doğuşu
Ve sonra 1948’de Yahudiler, Birleşmiş Milletler aracılığıyla, modern İsrail devletinin olağanüstü yeniden doğuşuna kavuştular. Yukarıda da belirtildiği gibi, bunca yıldan sonra kendilerini ‘Yahudi’ olarak tanımlayan insanların hala etrafta olması dikkat çekicidir. Ama Musa’nın 3500 yıl önce yazdığı bu sözlerin gerçekleşmesi için bir ‘senin’ ya da sözü alabilecek bir halkın kalması gerekiyordu. Bu yüzden uzun sürgünlerinde bile bir halk olarak kaldılar.
Tanrınız RAB size acıyacak, sizi sürgünden geri getirecek. Sizi dağıttığı ulusların arasından yeniden toplayacak. 4 Dünyanın öbür ucuna sürülmüş olsanız bile, Tanrınız RAB sizleri toplayıp geri getirecek
Yasa’nın Tekrarı 30:3-4
Bu kesinlikle Allah’ın Sözünü tuttuğuna dair bir işarettir.
Bu devletin muhalefetin dişleri arasında kurulmuş olması da dikkat çekicidir. O bölgedeki ülkelerin çoğu 1948 yılında İsrail’e karşı savaş açmıştı… ve 1956 yılında, 1967 yılında ve 1973 yılında. Ama sadece hayatta kalmadılar, aynı zamanda toprakları da arttı. 1967 savaşında Yahudiler, Davut’un kurduğu tarihi başkent Yeruşalim’i geri aldılar.
Allah Neden İsrail’in yeniden doğuşuna izin
verdi?
Bugüne kadar, tüm
bu modern
gelişmeler çok tartışmalıdır.
İsrail’in yeniden doğuşu
ve İsrailoğulları’nın
geri dönüşü
gibi hiçbir modern olay,
binlerce yıldır sürgünde
yaşayıp, dünyanın dört
bir yanındaki bu uluslardan
neredeyse her gün
gerçekleşen İsrailoğulları’nın dönüşü kadar tartışmalara
yol açmamaktadır.
Belki bunu okurken siz de öfkeleniyorsunuzdur.Bugün Yahudilerin dindar
olduklarından değil –
Hitler’in neredeyse başarılı
soykırımında yaşananlar yüzünden
çoğu çok
laik ya
da ateist- veya
mutlaka doğru olduklarından da değil ama
dikkat çekici gerçek,
Musa’nın Lanetlerin sonunda yazdıklarının meydana gelmiş olması ve hala
gözümüzün önünde meydana
geldiğidir. Neden? Bütün bunlar ne anlama
geliyor? Mesih’i hala reddederken bunlar nasıl olabilir? Bunlar önemli
sorulardır. Bu soruların bütün cevapları Tevrat ve Zebur’da bulunabilir. Belki
de az önce yazdıklarım sizi kızdırmış veya kırmıştır. Ama belki de
peygamberlerin bu olağanüstü
olay hakkında
yazdıklarının bazılarını anlayana
kadar nihai
kararı erteleyebiliriz.
Onları bizim yararımıza
yazdılar – çünkü
bunların hepsi Yargı’ya
yol açacaktır
– Yahudiler
ve diğerleri
için. En azından bu
peygamberlerin yazdıklarından haberdar olalım
ki yargılarımızı
tüm yazılmış
olanlardan oluşturabilelim.
Yahudiler’in Mesih’i neden reddettiklerini anlamak için Zebur ile devam
ediyoruz.
Bazen bana, Allah’ın gerçekten de
%100 itaat ve talep beklentisi olup olmadığı sorulur. Bunu insanlar olarak
aramızda tartışabiliriz ama bu soru aslında biz değil, Allah tarafından
cevaplanması gereken bir sorudur. Bu nedenle Tevrat’tan Yasa’ya itaatin ne ölçüde
gerekli olduğunu ve ne derece beklenildiğini anlatan ayetler seçtim. Ayetler
aşağıdadır. Kaç ayet olduğuna ve ne kadar net olduklarına dikkat edin. Ayetler
‘dikkatle izle’, ‘BÜTÜN emirleri’, “Kalbinin tümü”, “emirleri her zaman”, “Tüm
emirler”, “tamamen itaat”, “tüm sözler”, “hepsine kulak ver” gibi cümlelerle
doludur.
%100 itaat standardı sonraki peygamberlerde de asla değişmez. İsa Mesih (A.S.) İncil’de şöyle der;
17 “Yasayı veya Peygamberleri kaldırmaya geldiğimi sanmıyorum; Onları ortadan kaldırmaya değil, onları yerine getirmeye geldim . 18 Gerçekten, size cennet ve dünya kaybolana kadar, en küçük harf değil, bir kalemin en az vuruşuyla değil, hiçbir şekilde Kanun’dan her şey tamamlanana kadar kaybolacağını söylüyorum. 19 Bu nedenle, bu emirlerden en az birini bir kenara koyan ve buna göre başkalarını öğreten herkes en azından cennetin krallığında çağrılır, ancak bu emirleri uygulayan ve öğreten her kimse cennetin krallığında büyük olarak adlandırılır .
Matta 5:17-19
Ve Hazreti Muhammed (SAV) hadisinde şöyle demiştir;
Anlatılan Abdullah İbn Ömer: .. Bir grup Yahudi geldi ve Allah’ın Elçisini (PBUH) Quff’a davet etti . … Dediler ki: ‘ Adamlarımızdan biri olan Abul Qasim , bir kadınla feragatte bulundu ; öyleyse onlara hükmedin ‘. Üzerine oturan Allah’ın Elçisi (PBUH) için bir minder yerleştirdiler ve: “Tevratı getir” dediler. Sonra getirildi. Daha sonra yastığı altından çekerek Tevrat’ı üzerine koydu ve şöyle dedi: “Sana ve Kendisine seni açıkladım.”
Sunan Abu Dawud Kitabı 38, No.4434:
Bu da mantıklıdır. Allah
bulunduğu yeri, yani Cennet’i hazırlar – ve burası hem mükemmel hem de kutsal
bir yerdir. Orada polis, ordular, kilitler ve günümüzde kendimizi başkalarının
günahlarından korumak için sahip olduğumuz bütün o güvenceler olmayacak. Bu
nedenle orası cennet olacak. Fakat mükemmel bir yer olarak kalabilmesi ve
sadece mükemmel insanların girebilmesi için sadece ‘bütün’ emirleri, ‘her
zaman’, ‘tamamen’ ve ‘her durumda’ izleyen insanlar girebilecektir.
Yasa’ya olan itaatin ölçüsü hakkında Tevrat şöyle söyler.
Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim. Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.
Levililer 18:4-5
Mısır’da bir süre yaşadınız; onların törelerine göre yaşamayacaksınız. Sizleri Kenan ülkesine götürüyorum. Onlar gibi de yaşamayacaksınız. Onların kurallarına uymayacaksınız. 4Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim. 5Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.
Levililer 18:3-5
Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.
Levililer 18:5
Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim.Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.“ ‘Hiçbiriniz cinsel ilişkide bulunmak için yakın akrabasına yaklaşmayacak. RAB benim.
Levililer 18: 4-6
Üzgünüm. Bu iyi bir haber değil. Hatta çok kötü bir haber çünkü senin doğruluğa sahip olmadığını gösteriyor (ve bende de aynı problem var). Doğruluk önemlidir çünkü bu, Tanrı’nın Krallığı’nı cennet yapacak olan temeldir. Birbirimizle geçinebilme doğruluğu (yalan, hırsızlık, cinayet, putperestlik vs. yok) ve Allah’a uygun bir şekilde ibadet etmek Cennet’i getirecek. Bu yüzden Davut’un Zebur’da gösterdiği gibi, Kutsal Egemenliğe girmek için Doğruluk gerekir. Sadece böyle tarif edilen insanlar Kutsal Egemenliğe girecek ve bu nedenle Cennet olacak.
Davut’un mezmuru
1 Ya RAB, çadırına kim konuk olabilir? Kutsal dağında kim oturabilir?
2 Kusursuz yaşam süren, adil davranan, Yürekten gerçeği söyleyen.3 İftira etmez, Dostuna zarar vermez, Komşusuna kara çalmaz böylesi.4 Aşağılık insanları hor görür, Ama RABden korkanlara saygı duyar. Kendi zararına ant içse bile, dönmez andından.5 Parasını faize vermez, Suçsuza karşı rüşvet almaz. Böyle yaşayan asla sarsılmayacak.Bunları kim yaparsa asla sarsılmayacak.
Mezmur 15: 1-5
Günahı Anlamak
Fakat siz (ve ben) her zaman böyle değiliz çünkü, her zaman Buyruklara uymuyoruz, günah işliyoruz. Öyleyse günah nedir? Eski Antlaşma’da Tevrat’tan hemen sonra olan bir kitaptaki ayet bu resmi çok daha iyi anlamamı sağladı. Ayette şöyle der:
Bütün bu askerler arasında, her biri bir saçı sallayabilen ve özleyemeyen, sol elini kullanan yedi yüz asker vardı .
Hakimler 20:16
Bu ayet, sapan kullanmada uzman olan ve asla ıskalamayan askerleri tanımlar. Tevrat ve Eski Antlaşma, peygamberler tarafından İbranice yazılmıştır. Yukarıda tercüme edilmiş olan ‘ıskalama’ kelimesinin İbranicesi şudur: יַחֲטִֽא (Khaw-taw diye okunur). Bu İbranice kelimeninaynısı, aynı zamanda Tevrat’ta günah olarak tercüme edilmiştir. Mesela, bu aynı İbranice kelime, Mısır’a köle olarak satılan Yusuf, kendisine yalvarmasına rağmen, ustasının karısıyla zina yapmaması örneğinde de ‘günah’ olarak geçer. (Kur’an-ı Kerim’de de 12. Sure 22-29’da bahsedilir).
Bu evde kimse benden büyük değil. Efendim sizden başka hiçbir şey yapmadı, çünkü siz onun karısısınız. O zaman nasıl böyle kötü bir şey yapabilir ve Tanrı’ya karşı günah işleyebilirim ?
Yaratılış 39:9
On Emir verildikten hemen sonra Tevrat şöyle der:
Musa halka “Korkma” dedi. Tanrı sizi sınamak için geldi, bu yüzden Tanrı’nın korkusu sizi günah işlemekten korumak için sizinle birlikte olacak . ”
Mısırdan Çıkış 20:20
Bu iki yerde de
aynı İbranice kelime יַחֲטִֽא, ‘günah’ olarak tercüme ediliyor. Bu ayetlerde, sapanlarla
hedeflere taş atan askerler için kullanılan “ıskalama” kelimesi ile aynıdır.
İnsanların birbirlerine olan davranışları ile ilgili olduğunda “günah” anlamına
gelir. Allah, ‘günahın’ ne olduğunu anlamamız için bize harika bir resim
vermiştir. Asker bir taş alır ve sapanla hedefe doğru fırlatır. Eğer ıskalarsa
hedefinden sapmış olur. Aynı şekilde, Allah bizi, O’na tapınmamız ve
başkalarına olan davranışlarımızla hedefi yakalayabilecek biçimde yaratmıştır.
Günah işlemek demek, Allah’ın bizim için hazırladığı amacı veya hedefi kaçırmak
demektir. Bütün buyruklara sahip çıkmadığımızda – Allah’ın bizim için
hazırladığı hedefi kaçırdığımızda – kendimizi bu durumun içerisinde buluruz.
Ölüm – Tevrat’ta ölümün sonucu
O halde bunun sonucu neydi? Bunun ilk ipucusunu Adem’in İşaretinde görmüştük. Adem itaatsizlik ettiğinde (sadece bir kez!) Allah onu ölümlü yaptı. Başka bir deyişle artık ölecekti. Bu Nuh’un İşaretindedevam etti. Allah insanları tufanda ölmekle yargıladı. Yine yargının ölüm olduğu, Lut’un İşareti ile devam etti. İbrahim’in oğlu kurban edilerek ölecekti Fısıh’ın onuncu felaketi ilk doğanların ölümüydü. Şimdi bu eğilim, Allah Musa ile konuştuğunda daha da belirlendi. Allah’ın bizzat kendisinin taş levhalara On Emri yazmasından hemen önce, aşağıdakini emrettiğini görüyoruz:
Ve Rab Musa’ya şöyle dedi: “İnsanlara git ve bugün ve yarın onları kutsamak. Kıyafetlerini yıkamasını ve üçüncü güne hazır olmalarını sağlayın, çünkü o gün Tanrı bütün insanların gözünde Sina Dağı’na inecek . Dağın etrafındaki insanlara sınır koy ve onlara, ‘ Dağa yaklaşmamaya veya ayağına dokunmamaya dikkat et. Her kim dağa dokunursa öldürülsün .
Mısırdan Çıkış 19:10-12
Bu desen Tevrat boyunca devam eder. Sonrasında, İsrailliler Allah’a tam anlamında itaat etmediler (günah işlediler) ama O’nun kutsallığına yaklaştılar. Burada, sonuçları fark ettiklerindeki endişelerine dikkat edin.
İsrailliler Musa’ya şöyle dedi: “Biz öleceğiz! Kaybolduk, hepimiz kaybolduk! Rab’bin telaşına bile yaklaşan herkes ölecek . Hepimiz ölecek miyiz? ”
Çölde Sayım 17:12-13
Musa’nın (A.S.) kardeşi Harun’un (A.S.), Allah’ın En Kutsal Yerine günahlı olarak yaklaştıkları için ölmüş olan oğulları vardı.
Rab, Harun’a yaklaşırken ölen Harun’un iki oğlunun ölümünden sonra Musa ile konuştu . Rab Musa’ya şöyle dedi: “Kardeşinize Aaron’a arkasındaki kefaret örtüsünün önündeki perdenin arkasındaki Perdenin arkasındaki En Kutsal Yeri seçtiğinde gelmeyeceğini, yoksa öleceğini söyledi . Çünkü kefaret örtüsü üzerinde bulutta görüneceğim.
Levililer 16:1-2
Böylece bu yere yaklaşabilmesi için Harun’a (A.S.) doğru şekilde talimat verildi. Allah ona kâhin olarak talimat verdi:
Ben (yani Allah) size rahipliğin hizmetini hediye olarak veririm (yani Aaron). Barınağa yaklaşan başka kimse ölümüne yol açmaktır
Çölde Sayım 18:7
Daha sonra erkek kardeşi olmayan bazı kız evlatlar, toprak mirası için Musa’ya (A.S.) geldiler. Babaları neden ölmüştü?
“Babamız vahşi doğada öldü. Rab’le birlikte gruplaşan Korah’ın takipçileri arasında değildi , ama kendi günahları için öldü ve oğulları bırakmadı.
Çölde Sayım 27:3
Tevrat sonunda
aşağıdaki şekilde özetlenen, evrensel bir düzen kurulmuştu;
…herkes kendi günahı için öldürülecek.
Yasanın Tekrarı 24:16b
Allah
İsraillilere (ve bize) günahın sonucunun ölüm olduğunu öğretiyordu.
Allah’ın Merhameti
Peki ya Allah’ın Merhameti? O zamanda herhangi bir yerde kanıt olarak görülüyor muydu? Ve ondan ders çıkarabilir miyiz? Evet! Ve Evet! Günahlı ve doğruluk eksikliği olan bizler için bu Merhamet’e dikkat etmek önemlidir. Daha önceki birçok İşaret’te zaten vardı. Şimdi Harun’un İşareti – Bir İnek ve İki Keçi’de daha net görülecektir.